24 Ocak 2014 Cuma

Helloo,
Hamileliliğin verdiği bitkinlikle kucaklıyorum bugün seni... Bugün gerçekten kendimi çok yorgun ve bitkin hissediyorum. Bir de davul gibi şiş! Sanki karnım 6 aylıkmış gibi şişmiş gözüküyor. Neden böyle acaba? Gittiğimde doktoruma sormalıyım. Ve sanırım diet yapmalıyım biraz... Çünkü yine hamileliğin verdiği rahatlıkla yemekten alamıyorum kendimi oysa erken gebelik döneminde (ilk 3 ayı kapsayan dönemde) yalnızca 3 kilo almayı öneriyor uzmanlar...  Ama ben şimdiden 2 kilo almışımdır diye tahmin ediyorum...

Erken gebelik döneminde başka neler yaşayacağıma gelince...

Kasık ağrıları olacak
Gebeliğin başlangıç aylarında büyüyen bebeğin ve rahimin neden olacağı kasık ağrıları oldukça sık karşılaşılan bir durum.

Yastığa başımı koymadan uyuyabileceğim
Anneyi gebeliğe hazırlamak için Progesteron denen hormon gebeliğin ilk aylarından itibaren yükselmeye başlıyor.Ve bu da aşırı derecede uyuma isteği ve yorgunluk yaratıyor bünyede. 

Bulantı kusmalar... 
İlk bebeğimde olmadı bakalım bunda olacak mı? 

23 Ocak 2014 Perşembe

Sevgili Blog,

Bugünkü halet-i ruhiyem daha sakin, daha sabırlı daha araştırmacı gazeteci... İnanır mısın ilk bebekteki tüm tecrübelerimi unutmuş gibiyim. Web'de araştırma yaparken hatırlıyorum bazı şeyleri. Ama yine hatırlayamadığım şeyler var.
Mesela pişik kremini her altını aldığımda sürüyor muydum? Günde kaç bebek bezi tüketiyordum? En azından ilk zamanlar çok olduğunu biliyorum ama...
Bir de şunu merak ediyorum:
Hamile kalan bir annenin web'de araştırdığı ilk şey ne olur sence?
Benim ilk baktığım şey: Bebek odası takımı oldu:)
Sonrasında da şampuan, bakım kremleri...  Keyifli... Ama daha çok erken olduğunu hatırlayınca (daha 15 günlük:) bakmaktan vazgeçiyorum...
Gelecek hafta doktorumla randevum var. Dış gebelik olup olmadığına, bakacak... Merakla bekliyorum.
ebru



22 Ocak 2014 Çarşamba

Ve hamileyim!

Sevgili Blogcuğum, 
Evet tam 15 gündür içerimde bir küçücük atomcuk var.(mış)... Dün öğrendim. Şaşkınlık, huzursuzluk, sevinç kaygı, hassasiyet, bunalım hepsini bir arada yaşıyorum. İşte laboratuvar sonuçlarım aşağıda... 

  
Peki şimdi ne olacak? 
"Hamileyim ne yapacağım" kaygısı taşımıyorum elbette. En azından ikinci bebek olduğu için tecrübelerim sabit. Ama yine de en az ilk ilk bebeğimdeki kadar heyecanlıyım. Hatta belki de daha fazlası... İlk bebekler biraz oldu bittiye geliyor galiba; anlamadım. O zaman nasıl baş edebilecek miyim? Bebek nasıl bir duygu gibi hassasiyetlerim varken... Şimdi ekonomik olarak yetebilecek miyim? Nasıl olacak her şey... Oğlum onu çok kıskanacak mı? Gibi bambaşka kaygılar içerisindeyim. Tabii bir de bu 3 ay bir an önce geçse herkese söyleyebilsem heyecanı... 
Hamilelik 3 ay kimseye söylenmez bilirsin... Olur da bebeğe bir şey olursa, yine insanlara anlatarak zor durumda kalma diye... Kimisi de bunu nazara bağlar... "aman nazar değmesin"... Ben biraz daha objektif bakanlardanım sanırım. İlk şık daha bilinçli bir hareket geliyor doğrusu... 
Bakalım, haydi hayırlısı.... 





Yaşama tutunuyorum!

Sevgili Blog,
Bazen insanların konuşmaya ihtiyaçları olur. Bazen bolca saçmalamaya... O an yanında kimseyi bulamaz. Bulur da bulamaz... Ben uzun zamandır kimseyi bulamıyorum. İşte bu yüzden tüm dünyayı kucaklıyorum şu an ve bundan böyle tüm yaşadıklarımı buradan hönküreceğim resmen.... Aslında ne güzel hayallerle bu blogu açmıştım. Bundan 4 sene önce hamileyken açtığım blog; hamilelik iznimde  canım sıkılmasın diye beni oyalayacak bir oyuncaktı... Peh peh... Hamilelik izninde canı sıkılan var mıdır acaba? Ne saçma bir hayal gücü... 
Ama gerçekler çok geçmeden yüzüme bir tokat gibi vurdu! 
4 senedir bu bloga tek bir harf bile çiziktiremedim. 
Çünkü bir oğlum var tam 3 buçuk yaşında ve yaklaşık 4 senedir; asosyal bir yaşam sürmekteyim. Asosyal dediysem ortamlarda çok işim olmaz. Eskiden gidebildiğim sergi-tiyatro-konser gibi kavramlardan geriye yalnızca sinema kalmış durumda.  Tabii o da  animasyon filmleri... Bunda elbette tek neden oğlum değil. Evlilik sonrası eski arkadaşlardan biraz uzaklaşıyorsun; ardından onlar da evlenmemişse arana uçurum giriyor. Tabii bazıları evlense de İstanbul'da yaşamak, trafik ister istemez uzaklaştırıyor. Bir de araya çocuk girince... Kalıyorsun sen ve çekirdek ailen baş başa...
İşte tam böyle geçti 4 yıl koca yıl! Ve tam oğlum biraz büyüdü; artık bazı cafelere, sergilere, tatillere, arkadaş gruplarına yeniden adapte olmaya başladım ki; regl'im gecikti!!!!!!!